MİLLİ EDEBİYAT(1911-1923)
1908
II.Meşrutiyet hareketiyle birlikte Türkçülük düşüncesi yaygınlaşmaya
başlamıştır. Bu düşüncenin edebiyata da etkisi olmuş, Türkçenin benliğine
kavuşturulması, Türk edebiyatının kendi kaynaklarına dayanarak millileşmesi
çalışmaları hız kazanmıştır. Edebiyattaki bu millileşme çalışmalarının
temelinde Tanzimat dönemi yazar ve şairlerinin topluma yönelişleri, millet,
vatan, özgürlük, adalet gibi kavramların işlenmesi, dilde az da olsa
sadeleşmeye gidilmesi gibi faaliyetler, milli duygu ve düşüncelerin gelişmesini
sağladı.
1911’de
Selanik’te yayımlanmakta olan “Genç Kalemler” dergisi çevresinde toplanan şair
ve yazarlar bu mücadeleye öncülük etmişlerdir. Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp,
M.Emin Yurdakul, M.Fuat Köprülü, Refik Halit, Yakup Kadri, Ali Canip Yöntem ve
arkadaşlarının başlattığı bu harekete “Milli Edebiyat” adı verilmiştir.
Milli
Edebiyat akımı, başlangıçta bir dil hareketi olarak doğmuş, daha sonra bir
edebiyat anlayışı olarak yerleşmiştir. Milli Edebiyatçıların başlattıkları dil
hareketine “Yeni Lisan” denir.
Bu
hareketin temel aldığı ilkeler şunlardır:
1.
Türkçeye girmiş
olan yabancı dil kuralları atılmalıdır.
2.
Arapça ve
Farsçadan gelen, konuşma diline girerek yaygınlaşmış olan kelimeler
“Türkçeleşmiş” sayılmalı ve kullanılmalıdır.
3.
Arapça ve Farsça
kelimeler asıl söyleniş biçimleriyle değil, Türkçede aldıkları yeni biçimlerle
kullanılmalıdır.
4.
Yazı dili,
İstanbul ağzını temel almalıdır.
5.
Diğer Türk
lehçelerinden kelime alınmamalıdır.
MİLLİ EDEBİYAT’IN SANAT ANLAYIŞI
1.
Edebiyat, halka
açılmalı, halkın duygu ve düşüncelerini anlatmalıdır.
2.
Türk Edebiyatı,
Doğu ve Batı taklidinden kurtarılmalı, kendi öz benliğine kavuşturulmalıdır.
3.
Edebiyatın dili
sade Türkçe olmalı, anlatımda yalınlık esas alınmalıdır.
4.
Türk edebiyatının
milli ölçüsü, hece ölçüsüdür. Aruzun yerine hece ölçüsü getirilmelidir.
5.
Konular yerli
hayattan ve milli tarihten alınmalıdır.
MİLLİ EDEBİYAT’IN ŞİİR ÖZELLİKLERİ
1.
Bu dönemin bütün
şairleri hece ölçüsünü kullanmışlardır. Aynı dönemde yazmalarına rağmen Mehmet
Akif ve Yahya Kemal gibi şairler Divan şiiri geleneğini sürdürmüşlerdir.
2.
Belli nazım
şekillerine bağlı kalınmamış, şiirler konularına göre adlandırılmıştır.
3.
Serbest kafiye
kullanılmıştır.
4.
Sanat yapma
amacına son verilmiştir.
5.
Şiirde toplumsal
konulara yer verilmiştir.
6.
Halkın konuştuğu
dil kullanılmıştır.
MİLLİ EDEBİYATTA HİKAYE ve ROMANIN
ÖZELLİKLERİ
1.
Yazarlar, Realizm
ve Natüralizm akımının etkisinde kalmışlardır.
2.
Yurdun her
yöresinde yaşanmış olayları ve kişileri ele almış ve böylece “Memleket
Edebiyatı” çığırını açmışlardır.
3.
Gözleme önem
verilmiştir.
4.
Milli dil
anlayışını benimseyerek, konuşma dilini yazı diline aktarmışlardır.
5.
Cümleler Türk dil
yapısına uygun ve kısa cümlelerdir.
MİLLİ EDEBİYAT TİYATROSU
1908’den
sonra yeniden gelişme gösteren Türk tiyatrosu, Milli Edebiyat döneminde de
sürmüş ve özel tiyatroların yanı sıra 1914’te ilk resmi tiyatro olan
Dar’ül-Bedayi-i Osmani kurulmuştur.
Dar’ül-Bedayi’nin kuruluşu önemli bir aşama olmuşsa da şiir ve özellikle roman
alanındaki çalışmalar tiyatroyu ikinci plana atmıştır. Tiyatronun en başarılı
yönü dil ve anlatımdaki sadeleşmedir.
MİLLİ EDEBİYATIN BAŞLICA TEMSİLCİLERİ
ZİYA GÖKALP(1876-1924)
Milli
Edebiyat’ın düşünce temellerini kuran şair ve sosyologdur. Milliyetçi
düşüncenin geliştiği Türk Ocakları’nda çalışmış, İttihat ve Terakki üyeliğinde
bulunmuş, İstanbul’un işgali üzerine Malta’ya sürülmüştür.
Türkçülük
düşüncesini sistemleştirmiştir. Başlangıçta bütün dünya Türklerin bir bayrak
altında toplamayı planlayan Turancılık görüşüne bağlıdır. Daha sonra bu ütopik
düşüncesinden vazgeçerek Türkiye Türkçülüğü düşüncesine yönelmiştir.
Şiirlerinde bir sanat kaygısı yoktur. Düşüncelerini yayabilmek maksadıyla yazmıştır.
Eserleri :
Şiir
: Kızıl Elma, Altın Işık, Yeni Hayat
Nesir
: Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak(makale) Türkçülüğün Esasları, Türk
Medeniyeti Tarihi(inceleme), Malta Mektupları(mektup)
ÖMER SEYFETTİN(1884-1920)
Hikayeciliği
meslek edinmiş ilk sanatçımızdır. Milli Edebiyat’ın hikaye türünün yetiştirdiği
önemli bir yazardır. Hikayede sağlam yazma tekniğiyle tanınır. Tasvir ve ruh
çözümlemelerinden ziyade olay anlatımı önemlidir. Bu konuda Maupassant’ın
izinden gitmiştir. Genç Kalemler’in ilk sayısında yayımladığı Yeni Lisan
makalesiyle Servet-i Fünun’un ağır, süslü, yapmacık diline karşı çıkmış halk
kaynaklı düz, sade bir dilin savunuculuğunu yapmıştır.
Eserleri :
Beyaz
Lale, İlk Düşen Ak, Efruz Bey, Bomba, Yüksek Ökçeler, Gizli Mabet, Kaşağı,
Bahar ve Kelebekler, Yalnız Efe.
M.EMİN YURDAKUL(1869-1944)
Milliyetçi
ve halkçı bir şairdir. Duygularını büyük bir coşkuyla dile getirir. Şiiri,
düşüncelerini açıklamanın bir aracı sayar. Dili son derece sadedir. Hece
ölçüsünü kullanmıştır.
Eserleri :
Türkçe
Şiirler, Türk Sazı, Tan Sesleri, Ordunun Destanı, Zafer Yolunda, Aydın Kızları,
Ey Türk Uyan, Mustafa Kemal, Ankara.
ALİ
CANİP YÖNTEM(1887-1967)
Fecr-i
Ati ile başlayıp Milli Edebiyata geçen sanatçı, dilin sadeleşmesi adına Ömer
Seyfettin ve Ziya Gökalp’le birlikte çabalamıştır. Hem hece hem de aruzla
şiirler yazan şair, aşk ve doğa konusunda Batı tipi nazım biçimlerini
denemiştir.
Eserleri: Geçtiğimiz Yol(şiir), Milli Edebiyat Meselesi ve Cenap
Bey’le Münakaşalarım(makale)
M.FUAT KÖPRÜLÜ(1890-1966)
Edebiyat
tarihçisi ve araştırmacısıdır. Türk edebiyatı araştırmalarını sistemleştirmiş;
Divan edebiyatı, Halk edebiyatı ve İslam Öncesi Türk Edebiyatı üzerinde geniş
çalışmalar yapmıştır. Bugün bilinen birçok şair, onun araştırmaları sonucu
ortaya çıkmış, edebiyat tarihine kazandırılmıştır.
Eserleri : Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Türk Edebiyat
Tarihi, Türk Dili ve Edebiyatı Hakkında Araştırmalar, Türk Saz Şairleri.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU(1889-1974)
Fecr-i
Ati Edebiyatı’nın “Sanat için sanat.” anlayışıyla yazı hayatına başlamış,
Cumhuriyet döneminde Realist eserleriyle ün kazanmıştır. Romanlarında Türk
halkının Tanzimat’tan, Cumhuriyete değin geçirdiği evreleri ve değişimleri
başarılı gözlemleriyle aktarmıştır. Özellikle Kurtuluş Savaşı yıllarını anlatan
“Yaban” romanı ünlüdür. Bu romanında Anadolu insanı ile aydınlar arasındaki
çatışma dile getirilmiştir.
Eserlerinde
sağlam bir gözlemcilik ve buna dayanan kuvvetli bir Realizm vardır. Titiz bir
üslupla karakterleri başarıyla canlandırmıştır.
Yakup
Kadri; roman, hikaye, deneme, makale ve anı türlerinde eserler vermiştir.
Eserleri :
Roman
: Kiralık Konak, Nur Baba, Hüküm Gecesi, Sodom ve Gomore, Panorama, Yaban, Bir
Sürgün, Ankara…
Hikaye
: Bir Serencam, Milli Savaş Hikayeleri, Rahmet.
Mensur
Şiirleri : Erenlerin Bağından, Okun Ucundan.
Diğer
Eserleri : Zoraki Diplomat, Anamın Kitabı, Vatan Yolunda…
Kiralık Konak : Naim Efendi ile kızı Sekine Hanım ve torunu Seniha ile
arasındaki nesil çatışması esas alınarak, 1908-1918 arası aile hayatındaki
problemler çevresinde insanımızdaki genel değişmeler anlatılmıştır.
Yaban : Milli Mücadele sonrasında yaşanan halk-aydın çatışması anlatılır. Ahmet
Celal’in geldiği köydeki soğuk davranışı bir çatışma doğurur.
Panorama : Komiser Hamdi Bey ve çevresindekilerle ilişkileri
anlatılır.
Nur Baba : Nur Baba adlı ihtiraslı ve zevk düşkünü bir tekke
şeyhinin aşk oyunları esas alınıp toplumumuzdaki ve dini müesseselerdeki
değerlerin çözülmesi işlenir.
Hüküm Gecesi : İkinci Meşrutiyet sonrası parti çekişmelerini anlatır.
Başyazar Ahmet Samim ile gazetedeki Ahmet Kerim ve Samiye arasındaki ilişki
esas alınır. Sonunda düştüğü bunalımdan dolayı Samiye intihar eder.
Sodom ve Gomore : Mütareke yılları İstanbul’unda işgal kuvvetleri ile
yerli toplum arasındaki yaşanan nesil çatışması (sosyal yaşantı) anlatılır.
Eski değerlere bağlı Sami Bey ve çevresi ile Batı hayranı kızı Leyla ve çevresi
arasındaki çatışma anlatılır.
REFİK HALİT KARAY(1888-1965)
Yazı
hayatına mizah ve politika yazılarıyla atılmıştır. “Kirpi” imzasıyla yazdığı
yazılarıyla tanınan bu yazar, Milli Mücadele’ye karşı olduğundan hayatının bir
kısmı sürgünde geçmiştir.
Fecr-i
Ati döneminden sonra gözlemlere dayalı Realist bir anlayışla yazdığı hikayeleri
başarılıdır. Sade bir dil ve yalın bir anlatımla Anadolu hayatını hikayeleştirmiştir.
Eserleri
:
Roman
: İstanbul’un İç Yüzü, Çete, Sürgün, Nilgün, Bugünün Saraylısı, Yezid’in Kızı,
Kadınlar Tekkesi, Anahtar…
Hikaye
: Memleket Hikayeleri, Gurbet Hikayeleri
Mizah
ve Hiciv Yazıları : Kirpinin Dedikleri, Deli, Tanıdıklarım…
HALİDE EDİP ADIVAR(1884-1964)
Milli
Edebiyat Akımı’nın önemli bir kadın yazarıdır. İstanbul’un işgalini protesto
için düzenlenen Sultan Ahmet mitinginde halkı coşturmuş, Milli Mücadele’ye
bizzat katılmış ve onbaşı unvanı almış bir sanatçıdır. Vurun Kahpeye ve Ateşten
Gömlek adlı romanlarında Kurtuluş Savaşı’nı anlatmıştır.
Halide
Edip’in eserlerinde başarılı bir gözlemcilik vardır. II. Abdülhamit’in
dönemini, dönemin toplumsal, kültürel ve siyasal olaylarını “Sinekli Bakkal”
romanında yansıtmıştır.
Eserleri:
Roman:
Sinekli Bakkal, Vurun Kahpeye, Ateşten Gömlek, Yeni Turan, Tatarcık, Handan,
Yol Palas Cinayeti, Seviye Talib, Raik’in Annesi, Kalp Ağrısı...
Hikaye:
Harap Mabetler, Dağa Çıkan Kurt, İzmir’den Bursa’ya.
Anı :
Türk’ün Ateşle İmtihanı, Mor Salkımlı Ev.
Tiyatro:
Kenan Çobanları, Maske ve Ruh.
Vurun Kahpeye: Anadolu’ya öğretmenlik için giden Aliye, Hacı Fettah
liderliğindeki köy halkı tarafından eziyete uğramış ve sonunda taşlanmıştır.
Ateşten Gömlek : Kurtuluş Savaşı’nı konu almıştır. Kocası ve oğlu
Yunanlılar tarafından katledilen Ayşe, hayatını Milli Mücadele’ye vakfeder. En
sonunda sevdiği Peyami de ateşten gömleği giyerek şehit olur.
Tatarcık : Cumhuriyet sonrası sosyal değişmeleri konu alır. Recep
ile Lale (Tatarcık), Haşim ile Zehra arasında kültürel farklılıklar işlenir.
Sinekli Bakkal : Karagöz oynatıcısı olan Kız Tevfik ile Emine’nin
istibdat dönemindeki aşkı anlatılır. Olayların geçtiği mekan çeşitli kültürde
insanların gittiği Sinekli Bakkal’dır.
Handan : Mutsuz bir evlilik yapan Handan, Hüsnü Paşa ile
evlenir ve yine mutsuz olur. Daha sonra Refik’in ihaneti de eklenince
intihardan başka çare kalmaz.
REŞAT NURİ GÜNTEKİN(1889-1956)
Roman,
hikaye ve oyunlarıyla ün kazanmıştır. Eserlerinde Anadolu halkının duygularını,
düşüncelerini, yaşayışını dile getirir. Adım adım gezdiği Anadolu’yu Realist ve
başarılı gözlemleriyle Türkçenin bütün açıklığıyla yansıtmaya çalışır.
“Çalıkuşu” adlı romanıyla tanınır.
Eserleri :
Roman:
Çalıkuşu, Dudaktan Kalbe, Eski Hastalık, Yaprak Dökümü, Gizli El, Acımak,
Miskinler Tekkesi.
Hikaye
: Tanrı Misafiri, Sönmüş Yıldızlar, Eski Ahbap, Boyunduruk.
Tiyatro
: Hançer, Eski Rüya, Eski Borç, Gözdağı, Balıkesir Muhasebecisi.
Gezi
: Anadolu Notları.
Çalıkuşu : Aşk konusunda hayal kırıklığına uğrayan Feride’nin
rahat ortamını bırakarak Anadolu’ya öğretmen olarak gitmesi ve başından geçen
olaylar anlatılır.
Dudaktan Kalbe : Lamia ve Hüseyin Kenan arasındaki yasak aşk anlatılır.
Acımak: Hayal kırıklığına uğrayan ve ailesi iflas eden Mürşit Efendi’nin kızı
Zehra’yı yetiştirmek için yatılı okula verir. Bunu yanlış anlayan ve babasından
uzak yaşadığı için ona öfke duyan ilkokul öğretmeni Zehra gerçekleri babası
ölünce anlar.
BAĞIMSIZ SANATÇILAR
MEHMET AKİF ERSOY (1873-1936)
“Sanat,
toplum içindir.” görüşüyle toplumu aydınlatmak için şiirler yazan usta bir
şairdir. İyi bir din eğitimi görmüş ve eserlerine bunu tüm çıplaklığıyla
yansıtmıştır. Aruzu ustalıkla kullanan ve nazmı nesre yaklaştıran bir şairdir.
Milli Mücadele yıllarında Sebil’ür-Reşad dergisinde yazdığı yazılarla ve
Anadolu’yu dolaşarak yaptığı vaazlarla halkı bilinçlendirmeye çalışmıştır. İstiklal Marşı’nın yazarı olan
M.Akif’in şiirleri Safahat adlı
kitapta toplanmıştır.
YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958)
Yeni
konuları eski nazım biçimleriyle ifade etmeyi bilen önemli bir sanatçıdır.
Divan şiirinin son temsilcisi olarak da kabul edilir. Aruzu Türkçeye ustalıkla
uygulamıştır. “Ok” şiiri dışındaki
bütün şiirlerinde aruz veznini kullanmıştır. Şiirde kelimelerin seçimi ve
yerinde kullanılması onun için son derece önemlidir. Parnasizm’in bizdeki en
önemli temsilcisidir. Şekil mükemmelliği, ahenk ve kafiyeye çok önem verir.
Şiirde
işlediği başlıca temalar; aşk, tabiat, ölüm, sonsuzluktur. Şiirlerinde geçmişe
özlem duygusu açıkça sezilir. Y.Kemal, İstanbul’u şiirde en fazla konu edinen
şairlerimizdendir. İstanbul’u çok sever, tek kelimeyle onun hayranıdır.
Eserleri :
Şiir
: Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgarıyla, Rubailer.
Nesir
: Eğil Dağlar, Aziz İstanbul, Edebiyata Dair, Hatıralarım.
RIZA
TEVFİK(1869-1949)
Servet-i
Fünunu görmesine rağmen o topluluğa katılmayan sanatçı heceyi başarıyla
kullanmış, sade dille içten, duygulu koşmalar nefesler vb. yazmıştır.

vallahi emeğinize sağlık...
YanıtlaSil.
YanıtlaSilAnonymous ne lan oc
YanıtlaSilşş
YanıtlaSilhth
YanıtlaSilelinize sağlık
YanıtlaSilnice
YanıtlaSilçok güzel bir çalışma olmuş başarılarının devamını skeyim
YanıtlaSilOrospunuuuunn cocuguuuuu
SilDFWFÖWLŞQÖMFLMWQLGMLWQMLGMLGLWMLMGQLMGWQLFGVWQMÖVWLQMÖ
SilMFKGJFGJKSGOJWPDAWEKMFDLSSĞFPKSĞSFGKSLVKABDBŞKJDSÜMNKGHFLMDNMÖMLWBRFBÖJKLM
Silkomik misin orspu cocu
Silananızı sikerim
SilZiya Gökalp'in Turancılıktan vazgeçtiğini ve ütopik gibi bir kelime kurduğunuzu görüyorum. Uydurmanızı değiştiriniz. Ya da kaynağını belirtiniz.
YanıtlaSil